YÖRESEL ÜRÜNLERDiyarbakır Karpuzu

No: 111 – Menşe Adı

DİYARBAKIR KARPUZU
Tescil Ettiren
DİYARBAKIR TİCARET VE SANAYİ ODASI
Bu coğrafi işaret, 09.08.2008 tarih ve 26962 sayılı Resmi Gazetede
ilan edilmiştir. 555 sayılı Coğrafi İşaretlerin Korunması Hakkındaki Kanun
Hükmünde Kararname’nin 12 nci maddesi gereğince 03.12.2008
tarihinden geçerli olmak üzere tescil edilmiştir.
Değişiklik İlanı:
05.05.2022 tarih ve 124 sayılı Bülten
Tescil No : 111
Tescil Tarihi : 09.08.2008
Başvuru No : C2007/017
Başvuru Tarihi : 03.12.2007
Coğrafi İşaretin Adı : Diyarbakır Karpuzu
Ürün Adı : Karpuz
Coğrafi İşaretin Türü : Mahreç işareti
Tescil Ettiren : Diyarbakır Ticaret ve Sanayi Odası
Tescil Ettirenin Adresi : Dr. Yusuf Azizoğlu Caddesi No:2 Fiskaya Yenişehir DİYARBAKIR
Coğrafi Sınır : Genel olarak Dicle Nehri kıyısında bulunan köy ve ilçelerde
üretilmektedir. Diyarbakır Merkezi; Erimli, Terzian, Dürümlü, Sivritepe,
Güzel, Bağıvar, Yukarı Kılıçtaşı, Tepe, Develi, Kervanpınar, Yuvacık,
Şükürlü, Başaklı, Ambar, Göksu, Şahabar, Harbejan köyleri, Bismil ve
Çınar ilçeleri
Kullanım Biçimi : Markalama
ÜRÜNÜN TANIMI: Citrullus lanatus türüne ait olan ve irilikleri itibariyle dünyaca meşhur olan Diyarbakır
karpuzları yuvarlak – oval şekilli, alacalı karpuzlar sınıfına girmektedir. Diyarbakır’da, Sürme, Pembe, Beyaz Kış,
Kara Kış ve Ferik adları ile tanınan tiplerin eskiden yaygın olarak yetiştirildiği bilinmektedir. Ancak günümüzde bu
çeşitlerden sadece Sürme yetiştirilmektedir.
Meyve Özellikleri: Sürme çeşidi Diyarbakır karpuzları arasında en iri olan çeşittir. Bu çeşide ait meyve
şekilleri; yuvarlak ve oval şekillerde olabilmektedir. Dış kabuk rengi parlak olup, yeşil zemin üzerine uzunlamasına
koyu yeşil geniş dilimler halinde çizgili bir görünüme sahiptir. Bu çizgiler muntazam bir görünümde olup zemin
rengine göre oldukça koyu bir tondadır. Meyve ağırlığı ortalama 20-30 kg, gelmektedir. Tipik yetiştirme usulü
(kuyu karpuzculuğu) ile yetiştirildiğinde 50-60 kilo hatta 75 kilo kadar iri meyveler elde edilebilmektedir. Meyve
kabuğu oldukça sert ve kalındır. Meyve kabuk kalınlığı 2-3 cm olup, beyazımsı renktedir. Meyve et rengi kırmızı
renkte olup oldukça tatlıdır. Meyve eti lifli yapıda olup bol miktarda su içermektedir. Meyvede suda çözülebilir
kuru madde miktarı (SÇKM) ortalama % 10 olup bu oran arazi ölçümlerinde daha da yüksek değerlere çıkmaktadır.
Tohum Özellikleri: Bu çeşide ait tohumlar siyah renkte olup küçük boyutlardadır. Meyvenin toplam tohum
sayısı değişmekle birlikte ortalama 650-750 adet, bir meyvedeki ortalama toplam tohum ağırlığı 65.66 gr’dır. Bir
gramdaki tohum sayısı 11-15 adet arasında değişmektedir. Çekirdeklerin boyu 11 mm, çapı 6 mm, kalınlık 2 mm
ve bir tohum ağırlığı 0,093 gr’dır.
Bitkisel Özellikler: Diyarbakır karpuzu (Sürme) tek yıllık olup sürüngen bir yapıdadır. Gövde ve dallar
hafif tüylüdür. Kazık köklü bir yapıda olup toprak yüzeyinde kök boğazından itibaren saçak kökler de
görülebilmektedir. Geniş masuralarda yetiştirilmeye uygun, güçlü bir habitüsü olup, ana gövdeden itibaren bol
miktarda yan dallar meydana gelir ve vejetatif gelişme yoğunluk göstermektedir. Bitkideki meyve sayısı irilikleri
de dikkate alınırsa 3-4 adettir.
Çiçek Özellikleri: Diyarbakır karpuzunun çiçekleri genelde sarı renkte olup monoik karakterdedir. Tohum
ekiminden yaklaşık olarak 85 gün sonra çiçeklenme başlar. İlk açan çiçekler; erkek çiçek olup daha sonra dişi
çiçekler açmaktadır. Tozlanma, böceklerle olup yabancı tozlanma da görülmektedir.
Diploid olan Sürme karpuzu 2n=22 kromozoma sahiptir.
ÜRETİM METODU: Diyarbakır karpuzu, gerek kendine özgü yetiştirme tekniği ve gerekse tadı ve iriliği
ile eskiden beri kendinden söz ettirmektedir. Önceki yıllarda yetiştiriciliği oldukça yaygın bir durumdayken, zaman
içersinde Diyarbakır Karpuzu olarak bilinen “Sürme”, “Pembe”, “Beyazkış”, “Karakış” ve “Ferikpaşa” çeşitleri
kaybolmaya yüz tutmuştur. Bu çeşitlerden sadece “Sürme”, “Beyazkış”, “Karakış” ve “Pembe” çeşitlerine ait bir
miktar tohum bulunabilmiştir. Yıllardır ihmal edilen ve adeta yok olmaya bırakılan Diyarbakır Karpuzu, eski
özelliklerini de yitirmeye başlamıştır. Eskiden yapılan “kuyu karpuzculuğu” yöntemi de bugün artık
uygulanmamaktadır. Önceleri 70-80 kg gelen karpuzlar bu gün en fazla 40-45 kg gelebilmektedir. Çeşitler ve
yetiştirme yöntemleriyle birlikte erozyona uğrayan Diyarbakır Karpuzu, aynı zamanda yetiştirme alanı ve yetiştirici
bakımından da yok olmaya bırakılmıştır. Giderek azalan Diyarbakır karpuz yetiştiriciliği ne yazık ki yerini büyük
ölçüde dışardan getirilen hibrit çeşitlere bırakmıştır.
Karpuzlar zamanı geldiğinde doğrudan doğruya hazırlanan yerlere ekilmek suretiyle üç şekilde yetiştirilir
Sıra (çizgi) Usulü: Ekim mevsimi geldiğinde çeşidin gelişme kuvveti ve toprağın karakterine göre
genellikle 1.5-2 metre ara ile pullukla 5-6 cm derinlikteki çizgiler (karık) açılır. Bu çizgiler içersine hemen hemen
aynı mesafe üzerınden ekim yapılır. Ekimde her ekim yerinde ileride seyreltilmek üzere 3-4 adet tohum atılır ve
tohumların iriliklerine göre 3-5 cm derinlikte kalacak şekilde üzerleri mümkünse gübreli toprakla kapatılır ve
hafifçe bastırılır. Tohumlarda çimlenme oranının yüksek olması için toprağın tavında olması gerekir.
Ocak Usulü: Çizgi usulündeki ölçüler dahilinde yaklaşık 40-50 cm çapında ve 15-20 cm derinliğinde açılan
çukurların diplerine 5-10 cm kalınlığında gübreli toprakla yataklık konarak tohumlar bunun üzerine ekilir ve
üzerleri 4-5 cm derinlikte kalacak şekilde kapatılır ve hallifçe bastırılır. Bazen de açılan bu çukurlara daha önce
başka yerlerde çimlendirilmiş fideler dikilerek yetiştiricilik yapılır.
Kuyu Karpuzculuğu: Bu metot, Dicle Nehri kıyılarında çakıllı ve milli topraklar üzerinde dünyaca meşhur
iri Diyarbakır karpuzunun yetiştirildiği metottur
İlkbaharda genellikle Nisan ayı içersinde sular tamamen çekildikten sonra birbirinden 3’er metre ara ile 1
metre uzunluğunda, 50 cm derinliğinde çukurlar açılır. Çukurun içindeki çakıllar dışarıya çıkarılır. En altta mümkün
mertebe yalnız kum bırakılır. Çukurun iki başında nemli kum tabakası üzerinde çürümüş güvercin gübresinden
birer kürek dolusu gübre doldurulur. Bu güvercin gübresi üzerine tekrar bir miktar nemli kum ilave edilir. Çukurun
iki başında meydana getirilen bu yığın üzerine 3-4 adet karpuz tohumu ekilir. Bir hafta veya 10 gün içersinde
tohumlar çimlenerek körpe fideler gelişmeye başlar. Fideler 3-4 yapraklı olduklarında her yığında kuvvetli bir fide
bırakılarak diğerleri seyreltilir. Tohum ekiminden yaklaşık bir ay kadar sonra çukurun orta kısmına içerisine 2.5 kg
kadar ahır gübresi karıştırılmış güvercin gübresi konur. Karpuzlar gelişip kolları uzadıkça çukurun içerisi bitkiler
yukarıda kalacak tarzda bu defa ince nemli kumla doldurulmaya devam edilir. Mayıs ayı sonlarında her çukura 5’er
kg kadar ahır gübresi ve güvercin gübresi karışımı verilir ve çukurun içerisi toprak hizasına kadar aynı mille
doldurulur. Bu şekilde hazırlanmış besin maddelerince çok zengin ve nemli vasat içerisinde karpuz bitkisi çok
kuvvetli kök sistemi meydana getirerek süratle gelişir ve neticede her biri 40-50 kg hatta daha iri olan karpuzlar
elde edilir. Çukurlardan hasat edilen karpuz miktarı çeşidin iriliğine göre değişir. Genelde çok iri çeşitlerde her
kökende bir karpuz buna rağmen daha küçük çeşitlerde yetiştiricinin arzusuna göre daha fazla sayıda meyve
bırakılabilir.
Ayrıca yukarıdaki yetiştirme metodları dışında Diyarbakır ve yöresinde görülen kuru tarım şeklinde yapılan
karpuz yetiştiriciliği de vardır. Bu tarz yetiştiricilikte elde edilen karpuza,’’Beji’’ denir. Sulama yapılmaksızın
yapılan karpuz yetiştiriciliğidir. Tohumlarm araziye ekilmesinden, sonra can suyu verilir ve sulama yapılmaksızın
yetiştiricilik yapılır. Ancak gerek erkencilik ve gerekse de homojen üretim ve diğer fide ile yetiştirmenin
avantajlarından dolayı karpuz yetiştiriciliği artık fideden yapılmaktadır. Fideliklerde yetişen fideler 1-1.5 ay sonra
fideliklerden sökülerek araziye şaşırtılarak asıl yerlerinde yetiştirilmektedir.
ÜRÜNÜN AYIRT EDİCİ ÖZELLİKLERİ: Geççi bir çeşit olması; diğer çeşitler pazarda tükendikten
veya vejetasyonunu tamamladıktan sonra Diyarbakır karpuzu yeni yeni hasat olgunluğuna gelmekte ve pazarda
satışa sunulmaktadır. Temmuz sonu- Ağustos başlarında hasada gelmekte ve pazar değerini uzun süre
korumaktadır. Kalın kabuklu olması, nakliyeye ve uzak pazarlara gönderilmeye dayanıklılık özelliğini
kazandırmaktadır. Pazarda uzun süre değerini koruyarak Eylül, Ekim ve Kasım aylarında dahi manavlarda
bulunabilmektedir. Diğer çeşitlere göre bol lifli olmasından dolayı tıbbi değeri bulunmaktadır.
En önemli ayırt edici özelliği ise meyve iriliğidir. Kabuk renkleri, koyu yeşil üzerinde uzunlamasına geniş
dilimler halinde çizgilidir. Kırmızı renkte olan eti oldukça tatlıdır. Fakat bilhassa biraz fazla olgunluk halinde
tamamen lifli bir hal almaktadır. Günümüze kadar üretimi devam ettirilmiş olması nedeniyle, bu yöre ekolojisine
(iklim ve toprak özellikleri) uyum sağlamış ve hastalık ve zararlılar başta olmak üzere bazı stres koşullarına da
dayanıklı olduğu söylenebilir. Bu özelliklerinden dolayı ıslah materyali olarak değer taşımaktadır. Kendine has bir
yetiştirme tekniğine sahip olması ve oldukça iri meyve özelliğinden dolayı diğer çeşitlerden ayrı bir öneme sahiptir.
Ayrıca sahip olduğu özellikleri sadece bu yörede gösterebilmektedir. Kuyu karpuzculuğu yetiştirme tekniği dışında
da yetiştirildiğinde 40-50 kg meyvelerin hasad edildiği ve yarışmaların düzenlenmesi de en önemli
özelliklerindendir. Halkın folklorik yapısında yer almakla birlikte özellikle yetiştiriciliğinden kaynaklanan ve
tarımsal geleneklere sahip ender ürünlerimizdendir. Bunlara örnek olarak sadece Diyarbakır karpuzunun
yetiştirildiği alanlarda geleneksel tarımsal ifadelerin yer alması; bostan, hülle borahane, ilk taam,avuç vb. oldukça
önemlidir. Yörede sadece karpuz yetiştiriciliğinde kullanılan güvercin gübresi eldesi amacıyla inşa edilen özel
yapıların (borahane) bulunması, festival ve yarışmaların organize edilmesi, karpuzcular derneğinin kurulmuş olması,
türkü ve manilerin bu ürün üzerine yazılması, hasadında oyun ve eğlencelerin düzenlenmesi (çayda çıra gibi) ve İlin
karpuz şehri olarak anılmasına sebep olduğundan dolayı ayrı bir önem arz etmektedir.
ÜRÜNÜN MENŞE AD VE MAHREÇ İŞARET OLMASINA İLİŞKİN BİLGİ VE BELGELER:
Diyarbakır karpuzu Diyarbakır’ın değişik ilçelerinde yetiştiriciliğinde dahi farklılıklar göstermektedir. 1967
yılında ilk defa festival düzenlenmiş olup, 1982 yılına kadar ara verilmiş, 1982-1985 yılları arasında düzenlenen
festivaller daha sonraki dönemde 1995 yılına kadar yapılmamıştır. 1995 yılından itibaren Tarım İl Müdürlüğü
tarafından günümüze dek düzenli olarak “Diyarbakır Karpuzu Yarışması” yapılmaktadır. Bu yarışmalarda 50 kg’ı
aşan iriliklerde karpuzlar dereceye girmiştir. Festival ise düzenli olarak her yıl yapılamamıştır. Ayrıca sadece
karpuzcular derneğinin 1970 yıllarda kurulması da bu ürünü diğer ürünlerden ayrıcalı kılmıştır. 2007 yılında Turizm
ve Kalkınma Derneği tarafından 18-19-20 Ekim tarihlerinde Karpuz Şenliği yapılmıştır.
DENETLEME:
Dicle Üniversitesi Ziraat Fakültesi, Tarım İl Müdürlüğü Çiftçi Eğitim ve Yayım Şubesi ve Güneydoğu
Tarımsal Araştırma Enstitüsü Müdürlüğünden oluşan denetleme heyeti üretim dönemlerinde Diyarbakır Karpuzu
yetiştiriciliği yapılan bahçelerde rutin olarak denetlemeler yapacaklardır. Ayrıca meyve hasat döneminde ürününü
satmak isteyen üreticilerin coğrafi işareti kullanma taleplerine binaen denetimleri yapılacaktır

Diyarbakır Karpuzu

Coğrafi İşaret Tescilinin Coğrafi Sınırı: Diyarbakır ili

Coğrafi İşaret Tescil Yılı: 2008

Coğrafi İşaret Tescil No: 111

Coğrafi İşaret Türü: Menşe

Coğrafi İşaret Ürün Kategorisi: Tarım

Coğrafi İşaret Ürün ve Grubu: Karpuz/ İşlenmiş ve işlenmemiş meyve ve sebzeler ile mantarlar

 

  • Diyarbakır, yerel çeşit varlığı, uygun iklim, toprak yapısı ve geleneksel üretim kültürü ile karpuz üretiminde Türkiye’de öne çıkan iller arasındadır.
  • Dünyaca meşhur olan Diyarbakır Karpuzları yuvarlak-oval şekilli, alacalı karpuzlar sınıfına girmektedir.
  • Diyarbakır Karpuzları Diyarbakır bölgesinde yetişen, bölgenin iklimine ve toprak özelliklerine uyum sağlamış farklı büyüklükler, farklı lezzetler ve kendine has farklı yetiştirme teknikleri olan karpuzlardır. Bunlardan en çok bilinenleri Sürme, Pembe, Beyaz Kış, Kara Kış ve Ferikpaşa tipleridir.
  • İriliğiyle bilinen Sürme tipi Diyarbakır karpuzları bugün “Diyarbakır Karpuzu” olarak bilinen karpuz olarak tanımlanmakta ve bu şekilde hatırlanmaktadır.
  • Diyarbakır Karpuzunun coğrafi sınırını belirleyen asli unsur üretim yöntemi; kuyu karpuzculuğudur. Bu da doğrudan üretim yönteminin ola geldiği, onu mümkün kılan coğrafyayla, yani Dicle nehri kıyıları ile sınırlanmaktadır.
  • Kuyu karpuzculuğu Diyarbakır ekolojisi içinde şekillenmiş, geleneksel üretim bilgisinin aktarılmasıyla bugüne taşınmış kadim bir üretim kültürüdür. Dicle nehri kıyılarında çakıllı ve milli topraklarda, nisan-mayıs aylarında Dicle’nin çekilmesiyle ortaya çıkan nehir yataklarında boyu 1-2 metre, 40-60 cm derinlikte kuyular açılır.
  • Üreticiler kuyu karpuzculuğunda tohumdan üretimin yapıldığı ifade etmekte, ahır gübresinin meyvenin iriliğinde, güvercin gübresinin tadında etkili olduğunu belirtmektedirler.